Tulisan ini adalah salah satu cerpen yang diikutsertakan dalam lomba cerpen yang diadakan oleh PT. Education Turkey Indonesia dengan tema Slice of Life - Turki. Bersyukur sekali, salah satu tulisanku bisa diterjemahkan dalam bahasa Turki. Cahaya Cinta di Negeri Dua Benua, bercerita tentang perjalanan singkat gadis Indonesia di Turki, semoga ada pesan-pesan baik yang bisa diterima :) 

===============================================================================================

    "Nu, nasılsın? Yani yarın?" Telefonun diğer tarafından bir annenin sesi biraz endişeli geliyordu. 

 "İnşallah öyle hanımefendi. Anne, sakin ol. Hande yalnız değil, inşallah 5'i gidecek."Endişelenmediğinden emin olarak mümkün olduğunca nazikçe cevap verdim. Annem, ortanca çocuğunun neredeyse üç yıldır insanlar kıtasında yaşadığını biliyor, ama onun endişeleri hâlâ üç yıl önceki uçak beni bu mavi kıtada bilgi aramaya götürmeden öncekiyle aynı. 

    "Yaklaşık üç saat hanımefendi, aşağı yukarı. Sakin ol." Dedim biraz alaycı bir tonda. Bir saatlik hasretimi üzerimden attıktan sonra yarın getireceğim şeyleri hazırlamaya odaklanmak için geri döndüm. Bu gezi için gerçekten heyecanlıyım. İki kıta ülkesi. Daha önce orada bulundum ama bu sefer nedense tekrar ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.

===

    Bu seferki yolculuk çok uzun değildi, dört arkadaşım ve ben sadece dört gün sürdük. Perşembe öğleden sonra Almanya'dan ayrıldık. Ve üç yolculuktan sonra İstanbul'a vardık. Aya Shopia ve Sultanahmet Camii bölgelerine yakın hosteller tercihimizdi. Odaya girdikten sonra aniden cep telefonum çaldı.

        "Çok şükür bi geldi, çoktan pansiyona yerleşti." 

    "Tanrıya şükür o zaman." Evet, bugünkü yolculuğumuza devam etmeden önce birkaç dakikamı Abi ile konuşmak için kullanmak için hala zamanım var. Türkiye'yi de çok sevdi ve bu tek kızına geçti.

    "Hande'nin her zaman hatırlaması gereken, her yolculukta, her zaman inancına, dinine, namazına sahip çık, Allah'ın izniyle, Allah sana Abi'den daha iyi bakar." Birden telefonun diğer ucundan Anne'nin sesi geldi, o da nasihatte bulundu, "Hande nereye adım atarsa atsın, her adımda iyilik saçsın, tamam mı?" Ahh, işte böyleler, Abi ve Annemden hep güzel öğütler ima ettiler, bu öğüt sık sık verilse de, ama ben bunu duymaktan hiç bıkmıyorum.

    Abi ve annemin aramasından sonra uzanırken, bunun doğru olduğunu düşündüm, buraya ibadet etmek, çalışmak ve tarihi hatırlamak ve her gezimden güzel şeyler almak için buraya gelmeyi düşündüm. Bu tek yere olan ilgim. Hala ortaokuldayken El Fatih'in kitabını bitirdiğimi hatırlıyorum. O devirde büyüklerin bulunduğu yer, yer ne kadar güzel, hilafetin sonu ne kadar hüzünlüydü. Bir gün oraya varmak dileğiyle. Ve nihayet Allah 5 yıl önce oraya ayak basmama izin verdi. 

    Buraya ilk geldiğimde Ayasofya'nın hâlâ bir müze olması, ihtişamını görmem ve oradaki tarihi hatırlamam birdenbire içimden "Umarım, burası bir gün camiye dönerse, Burada bir dua istiyorum." Ve şimdi Tanrı izin veriyor. Buraya geri gelebilirim.

   Ben ve dört arkadaşım zatenlisteİstanbul'dayken yapacağımız gezi. Asıl amacımız tabii ki Ayasofya'da ve Boğaz'da namaz kılmak. Neden diye sorulursa, bu iki yer hakkında ne hissettiğimi gerçekten tarif edemem.

    “Acıktım. Gidip yiyecek bir şeyler bulalım."Arkadaşım Zehra dedi. Dışarı çıktıktan sonra ağır yiyecek aramak yerine simitle karnımızı doyurmayı tercih ettik, haha. Üssümüz. Simit, her yerde kolayca bulunabilen tipik Türk simitlerinden biridir. Simit yuvarlaktır ve tüm yüzeyi kaplayacak kadar susam serpilir. Bu ekmeği, özellikle Nutella aromasını seviyorum. Oldukça ucuz bir fiyatla, ağır yiyecek ararken midemizi desteklemeye yetecek kadar.

===

    Bu öğleden sonra arkadaşlarım ve ben Ayasofya'nın avlusunu ve Sultanahmet Camii'ni ziyaret etmeyi seçtik, rengarenk açan çiçeklerin tadını çıkardık ve birdenbire gözyaşlarım düştü. Almanya'dayken bile nadiren duyduğum ezanın güzelliğini ilk kez duydum. Üstelik bu seferki ezan farklı. Ayasofya ile Sultanahmet Camii arasında hep birlikte okunan ezan. Oynamıyor. Tabii ki ezan sesini duyunca duygulanmanın yanı sıra, bir sonraki duygu Allah'ın Ayasofya'ya ayak basmasına izin vermesi ve orada secdeye kapanabilmesiydi. 2020 Ayasofya'nın cami işlevine kavuşturulduğu tarihi olaydan bu yana buraya ancak bugün geldim.

    "Çok kalabalık Han, daha sessiz olsa kesinlikle çok daha lezzetli olurdu." Dita dedi.

   "Evet, bir sürü turist. Bilindiği gibi, bu kadar güzel bir şehir her zaman turistlerle dolup taşıyor. Üstelik burası tarihi bir yer, her zaman kalabalık olması doğal.” Zehra'nın atmosferden keyif aldığı belliydi. 

  "Yurtumuz yakın, yarın erkenden gelelim, burada da öğle namazı kılalım." Önerim dört arkadaşım tarafından hemen onaylandı. Evet, doğru, ben de Dita için aynı şeyleri hissediyorum. Bu bölge çok kalabalık. Aslında çok da önemli değil ama buradaki kısa zamanımdan en iyi şekilde yararlanmak istiyorum. Evet bunlardan biri de Ayasofya ve Sultanahmet Camii'ndeki ortamın tadını daha sakin çıkarmak.

    Bir önceki kararımız gereği Ayasofya'ya daha erken geldik ve tabii ki oldukça sessizdi. Ben, Zahra, Dita, Gazala ve Dea atmosferin özgürce tadını çıkarabiliyoruz. Evet diğer turistler gibi biz de bu sefer anı yakalamak için vakit ayırdık. Fotoğraf çekmekle yetindikten ve tabii ki iki rekat namaz kıldıktan sonra kahvaltı yapmaya karar verdik. Yine simit nutellalı ekmek mide güçlendirici olarak tercih ediliyor. 

    Ayasofya'nın ana varış noktasının yanı sıra Boğaz'a gitmeden önce Panorama 1453 Tarih Müzesi'ni ziyaret etmeye karar verdik. Çünkü aslında İstanbul Boğazı'nın bu sefer bir dizi gezinin son durağı olması amaçlanmıştı. İstanbul'u dolaşabilmeyi seviyorum çünkü toplu taşıma ile her yere gidebilirim. Önemli olan İstanbul Kart'a sahip olmak, yolculuk kolay olacak. 25tl değerinde bir istanbulkart satın alın ancak 75tl'lik bir bakiye olması gerekir, yani 100tl'lik kart ve bakiyeyi zaten alabilirsiniz. Bu kart ile tramvaya, otobüse, vapura binerseniz kolaylık sağlayacak ve hatta birçok süpermarkette ödeme aracı olarak kullanabileceksiniz.

    Panorama 1453 Tarih Müzesi, İstanbul'da 31 Ocak 2009'da açılan bir tarih müzesidir. Bu müze, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis şehrinin fethini göstermektedir. Osmanlı Padişahı Mehmed'in birliklerinin 29 Mayıs 1453'te fatih olduğu yer. Panorama 1453 Tarih Müzesi'ne girmek için yaklaşık 50 tl'lik bir bilet ödeyin. 

    Müzeye girerken kalp düzensiz bir şekilde atmaya başlar. Bir köşede, o zamanki savaşın ön varsayımları açıkça gösteriliyor. Konstantinopolis'in saniyelerinin özgürleştiği dönem... Birkaç dakika boyunca dördümüz de sustuk, hayret ettik ve o hikaye üzerinde tekrar düşünmemizi istedik. Konstantinopolis kuşatmasının ve savaş atmosferinin gerçek hissini hissetmek, nasıl şaşırmazsınız? 

    “Hatta Konstantinopolis şehri açılacaktır, o zaman en iyi lider yönetendir ve en iyi birlik o zamandaki birliklerdir.” Gazala birdenbire, Hz. Göz kapaklarımda biriken bir güç yoktu, hemen sildim çünkü orada dördümüzün dışında bir sürü insan vardı.

    "Demek geçmişteki mücadelelerini tekrar hatırlıyorsun, ha. Peki bizim katkımız ne olacak ha?”. Ahh, sakinleşeceğime bu sefer Zehra'nın sözleriyle gözlerim ağırlaşıyor. 

  "İnşallah bizi iyileştirecek. Can istiqomah ve nezaket iletmeye devam edin. Onlar gibi savaşmıyor olabiliriz ama biz başka bir şey için savaşıyoruz.”

    Miyavlamadan sonra Panorama 1453 Tarih Müzesi'nde eğlenirken, başka bir yere gitmeden önce bir şeyler atıştırmaya karar verdik. Yolculuğun yarısında hala düşünüyordum. Burası sadece göze güzel değil, aynı zamanda çok güzel şeyleri de içinde barındırıyor. Toplu taşımada bile İstanbul şehrinin güzelliklerinin tadını çıkarırken içim rahat.

===

    Boğaz'ın güzelliğinin tadını çıkararak İstanbul gezimizi sonlandırdık. İskeleye varır varmaz bir çok kişi Boğaz Turu bileti teklif etti. Dört arkadaşım ve ben Full Bosphorus Cruise ve ayrıca Sunset Cruise'u seçtik tabii ki bu boğazın tadını çıkarmak ve gün batımının tadını çıkarmak için. Bindiğimiz gemi yavaşça hareket etti. Esintili rüzgarın eşlik ettiği temiz hava, masmavi gökyüzü bu geziye güzellik katıyor. 

    Manzaranın güzelliğini gözler önüne serdi. Tipik Avrupa, Asya ve hatta Akdeniz mimarisine sahip çeşitli işaretler ve binalar net bir şekilde hissedilir. Asya ve Avrupa'nın güzelliğini aynı anda yaşayabiliyorum. Ayasofya dışında bu Boğaz boğazı da gönlümde yeri ayrı olan bir başka yerdir. İstanbul Boğazı'nın elbette güzelliği bir yana tarihi de unutulamaz. Türkiye'nin Asya kısmını Türkiye'nin Avrupa kısmından ayıran Boğaz'dır. Yunanistan'ın Bizans ve Osmanlı dönemlerinden önceki en parlak döneminden beri hareketli bir baharat limanı haline gelen bu boğazdı ve Fatih'in Konstantinopolis'i fethetmesine tanık olan da bu boğazdı. 

   Burada nereye gidersem gideyim, Allah'ın yeryüzüne ayak bastığım her yere her zaman yanımda taşıdığım bir notu çıkarmayı unutmuyorum. Ve burada tekrar yazıyorum, “Niyet ettiğim yolculuk Allah tarafından izin verildi, o halde her rüyama ve yolculuğuma Allah'ı nasıl dahil etmeyeyim. Tanrı yakındadır ve O'nun sevgisinin ışığı her zaman parlak olacaktır.” 

>>Translate<<